30 Mayıs 2017 Salı

SAÇ DÖKÜLMESİNİN SEBEPLERİ


Olağan Saç Dökülmesi



Genellikle geri dönüşümlü olan bu saç dökülmesi yeni doğan bebeklerde görülen ani saç dökülmesi yada kadınlarda doğum sonrası görülen yaygın saç dökülmesini anlamına gelmektedir. Ömrünü tamamlamış saç kendiliğinden veya dış etkilerle (tarama, şampuanla yıkama, fırçalama, saça şekil verme çalışmaları) durumlarından kaynaklı dökülür. Bunun yerine yeni saç çıkar. Günde ortalama 100 adet saç dökülür. Geri dönüşümü olmayan saç dökülmeleri genelde ya genetik/kalıtsal sebeplerden kaynaklıdır ya da herhangi bir saç hastalığından kaynaklıdır.




Saç Dökülmesinin Nedenleri


Anagen Effluvium


Radyasyona veya bazı kimyasal maddelere maruz kalındıktan sonra görülen ani saç kaybıdır. Bu tip saç dökülmesi en çok kanser sebebi ile görülen tedavilerde meydana gelir:kemoterapi ve radyoterapi gibi işlem gören hastalarda görülür. İşleme maruz kalınmasını takiben 1-3 hafta içinde ani saç kaybı meydana gelir. Kemoterapiye bağlı saç dökülmeleri genellikle geri dönüşümlü iken radyoterapinin neden olduğu dökülmelerde geri dönüş imkansız gibidir.

Telogen Effluvium


Sağlıklı bir kişide saçların %85-90 anagen fazda iken %10-15 dinlenme fazındadır (telogen faz). Yani saçlarımızın bir kısmı dökülürken bir kısmı yenilenir. Bu olağan saç döngüsü içerisinde günde 100 saç teli dökülmesi normaldir. Bazen dış etkenlere bağlı olarak dinlenme fazına giren saç oranı artar. Böylece telogen effluvium olarak adlandırılan ve uzun bir süre boyunca saçın yaygın bir şekilde incelip döküldüğü dönem başlar. Telogen effluviumun sebepleri kısaca şu şekilde sınıflandırılabilir:

a) Tiroid anormallikleri: Hipo veya hipertroidizm
b) Proteinden yoksun ağır diyet dönemleri
c) Fiziksel veya duygusal stres durumları
d) Geçirilen büyük ameliyatlar
e) Demir eksikliği anemisi
f) Menapoz
g) Bazı ilaçlar: Heparin, beta blokerlar, vitamin A, warfarin, doğum kontrol hapları....

Bazı araştırmalar ise saç döngüsünü farklı fazlarında gelişen değişiklikler temelinde tanımlama yapmıştır.

1. Erken anajen terk: Normal anajen faz 2.7 yıl sürer. Bu tip saç dökülmelerinde ise saç folikülleri bu süreyi doldurmadan telojen faza girer. İlaç alımında, yüksek ateş esnasında oluşan saç dökülmeleri bu gruba dahildir.
2. Gecikmiş anajen terk:Burada anajen faz uzun sürer. Normalde belli bir sayıda saç folikülü anajen fazdan telojen faza geçmesi gerekiyorken, bu işlem gerçekleşmez ve sebep ortadan kalkınca normalden çok fazla saç kökü telojene geçer (Birikmiş anajen fazdaki saç folikülü nedeniyle) ve bir anda çok miktarda saç dökülür. Hamilelik sonrası dökülen saçlar buna örnektir.
3. Kısa anajen: Bazı vakalarda anajen faz kısa sürer bu da anajen/telojen oranını yükseltir. Bir anda dökülen saç sayısı artar.
4. Erken telojen terk.
5. Gecikmiş telojen terk: Mevsimsel saç dökülmesi bu yolla olmaktadır.

Telojen effluvium daha sıklıkla kadınlarda görülür. Akut telojen effluvium 2-6 ay sürer ve tam iyileşir.

Trikotillomani (Saç yolma takıntısı)


Psikolojik kökenli olan bu rahatsızlıkta kişi kendi saçını yolma eğilimindedir. Tipik olarak saç yamalar halinde görünmektedir. Kalıcı saçsız alanlara sebep olan bu durumda mutlaka psikoterapiye ihtiyaç vardır. Aksi taktirde saç ekimi gibi operasyonlar etkisiz kalır.

Traksiyon Alopesisi


Saçın sıkı şekilde geriye doğru bağlanması sonucunda kıl foliküllerinde oluşan hasara bağlı olarak ortaya çıkan kalıcı saç dökülmesidir.

Alopesi Areata


Saç dökülme sebebi tam bilinmemekle birlikte otoimmün kökenli (vücudun savunma sistemi hastalığı) olduğu düşünülen bir rahatsızlıktır. Saçlı derınin herhangi bir bölümünde dairesel alanlar halinde saç dökülmeleri meydana gelir.Halk dilinde saç kıran olarak bilinmektedir. Bazen de bütün kafa derisindeki saçın, hatta bütün vücuttaki kılların dökülmesi ile sonuçlanmaktadır. Bunların dışında yara dokusu oluşturmayan, geri dönüşümlü, ve yaş, cinsiyet ve ırk tercihi olmayan bir hastalık olarak tanımlanır. Çocuk ve erişkin her yaşta görülebilir.

Diffüz alopesi


Diffüz alopesi, bütün kafa derisi üzerinde yayılan jeneralize veya global saç dökülmesidir. Ciddi boyutlarda saç kaybı olana kadar genellikle fark edilmez. Diffüz alopesinin gidişatı değişkendir ve sebebe bağlı olarak devamlı veya dönem dönem artan şekilde olmaktadır.

Sikatrisiyel alopesi


Sikatsiriyel alopesi saç foliküllerinin kalıcı yıkımından ve fibrozisinden (yara dokusu oluşumu) kaynaklanmaktadır. Genellikle dairesel şekilde oluşurken, yaygın bir şekilde de olabilir.

Herediter ve konjenital alopesi


Bu tip saç dökülmeleri çeşitli kalıtımsal hastalıklardan veya gebelik ve doğuma bağlı hastalık veya komplikasyonlardan kaynaklanmaktadır. saç dökülmesinin genetik nedenlerden mi yoksa kalıtsal başka hastalıklardan mı kaynaklandığı bilinmesi önemlidir. Zira tamamen genetik sebepten kaynaklı bir saç dökülmesinin tedavisi farklı olacak, salgı sistemine bağlı bir sebeple oluşan saç dökülmesi tedavisi farklı olacaktır. Anemiye veya salgı sistemine bağlı bir hastalığa veya ağır geçirilmiş ateşli hastalığa bağlı saç dökülmesinin tedavi yaklaşımı ayrı olacaktır. Androgenetik Alopesi (erkeksi saç dökülmesi) cinsiyetten etkilenen Otosomal dominant bir durumdur. Erkekler hastalık genini sadece tek ebeveynlerinden de alsalar hastalığı gösterirler, ancak kadınlar androjen hormonları erkeklerden daha az olduğundan heterozigot durumunda hastalığı göstermezler. Kadınlar ancak homozigot olurlarsa (her iki ebeveynden de geni alırlarsa) hastalığı gösterirler.

Androjenik Saç Dökülmesi


Androgenetik alopesi erkeklik hormonuna bağlı genetik saç dökülmesi olarak ta adlandırılmaktadır. Bu cinsellik hormonuna bağlı genetik durum sadece erkeklerin değil kadınlarında en sık saç dökülmesi sebepleri arasındadır. Onlu yaşların ortalarından itibaren, testesteronun DHT dönüşümü ile başlar. Miniatürizasyon ile başlayan süreç saç foliküllerinin dökülmesi ve kellikle sonuçlanır. Androgenetik saç dökülmesi genetik olarak meyilli saç folikülleri üzerinde cinsellik hormonu etkileri sonucu vuku bulur.

Saç Dökülmesine Neden olan Etkenler


Genler

Spesifik genlerin varlığı olmadan yaygın kellik gerçekleşmez.Bu genler anne ya da babadan geçebilir.

Hormonlar


Tüm normal erkek ve kadınlar erkeklik hormonu üretirler.Bunlar daha sık olarak Testesteron, androstenodione ve Dihidrostestesterondur. Erkeklerde testis ve adrenaller, kadınlar da over ve adrenal gland tarafından üretilir. Bu hormonlar her iki seks içinde önemli olup, farklı konsantrasyonda bulunur. Erkeklerde daha dominant bir role sahip olup cinsiyet farklılaşmasından sorumludur.Testesteron 5-alfa-redüktaz isimli enzim aracılığı ile Dihidrotestesterona(DHT) dönüştürülür. DHT, genetik olarak yatkın kişilerde belli bir zaman sonra androgenetik saç dökülmesinin kadın veya erkek paterninin oluşumundan sorumludur.İşte kafamızın arka ve yan bölümlerinde yerleşmiş olan saç köklerimizin bu hormondan etkilenen reseptörleri (algılayıcıları) içermemesi estetik cerrahi saç ekiminin temellerini oluşturur. Genetik olarak saç dökülmesinden müzdarip olan insanlar için bir çözüm niteliğindedir.

Yaş


Saç dökülme durumlarının belirli bir yaşı yoktur erken veya geç bir yaşta başlayabilir.Belli bir hızla ilerleyebilen ya da bir miktar stabilize olup tekrar hızlanabilen dinamik bir süreçtir. Görüldüğü gibi genler ve hormonlar tek başına yeterli değildir.

Yaşlanan organizmanın dayanıklılığı azalır. Saç da bir organizma parçası olduğundan, geçen yıllar saçların da dayanıklılıgını azaltır. Genetik yatkınlık ile beraber saç dökülmesi hız kazanır.

Kelleşme ile erkeklik hormonu arasında bir ilişki vardır. Androgen hormonu erkeklik hormonudur. Bir androgen hormonu olan testeron Alfa-5 redüktaz isimli enzim tarafından dihidrotestosterona (DHT) dönüştürülür. DHT de saç kökleri üzerindeki reseptörlere baglanarak etkisini gösterir. Alfa-5 redüktaz enzim eksikliği olan erkeklerde saç dökülmesi oluşmaz. DHT genetik olarak yatkınlığı olan kişilerde anagen faz süresini kısaltır. Saçların kendi yaşam döngülerinde anajen fazın daha da kısalmasına yol açar. Bu saçın maulaşabileceği maksimum saç uzunluğunun azalması ve saçların genel görünümünde anagen fazında olan saçların göreceli olarak azalması demektir.

Katajen ve telojen faz (ara faz ve dinlenme fazı) saçın dökülmesi ile sonlanır. Bu fazlarda süre olarak değişiklik olmaz. Ancak anajen faz kısaldığında herhangi bir anda tüm saç kütlelerindeki oranlar göreceli olarak artmış olur. Bu durum daha fazla saçın dökülmesine sebebiyet verir.

Anajen fazda normalde iki tip saç üretilir: 1. Terminal(kalın ve renkli)saçlar 2. Vellus (ince ve renksiz) saçlar. Bilindiği gibi vellus saçlar daha çabuk dökülen saçlardır. Yine Androgenetik Alopesi kişilerde hormonların ve genlerin etkisiyle terminal saç köklerinde gittikçe hızlanan bir biçimde küçülme (minyatürizasyon) oluşur. Bunun sonucu terminal saçlar vellus saçlara benzemeye başlar. Minyatürize olmuş köklerde zayıf, ince ve renksiz (vellus) saçlar üremeye başlar. Küçülmeye devam eden kökler bir süre sonra mikroskopla incelendiğinde hücre kılıfının bir kalıntısı haline döndüğü görülür ve saç kökü böylelikle yok olur.
Kadınlar ve erkekler androjen hormonu taşırlar. Bu hormonun olması saçların döküleceği anlamına gelmez aşağıdaki etkenlerin rol oynaması gerekir.

1. Androgenetik Alopesi olanların saçındaki androjen reseptörlerinin sayısı fazladır. Hormon normal düzeyde olsa onu bağlayan reseptör çok olduğundan hormonun saç üzerine etkisi çok olmaktadır.

2. Androgenetik Alopesili kişilerin reseptörleri daha hasastır.

3. Androgenetik Alopesili vakalarının Alfa-5 redüktaz enzimi aktivitesi daha fazladır.

Stres ve Saç Dökülmesi


Stres bir çok rahatsızlığı beraberinde getirdiği gibi saç derisi hastalığına sebep olarak saçların dökülmesine neden olur. Kişi psikolojik sıkıntılarını kişisel yada ailsel sorunlarını bir dermatolojik problem halinde yansıtabilmektedir. Ayrıca kendiliğinden oluşmuş bir deri problemi (saç dökülmesi) kişide vücut imajını zedeleyecek bireysel, psikolojik bozukluklara ve hatta psikososyal olumsuzluklara yol açabilmektedir. Kısaca anlatılmak istenirse, saç dökülmesi ve stres arasında iki çeşit ilişki söz konusudur:

1. Birinci ilişki nörotik bir ruhsal yapının desteklediği görünürde organik bir sebep olmaksızın, stresin körüklediği saç dökülmeleri oluşabilir.

2. İkinci ilişki ise saç dökülmesi sonucu oluşan görünüme karşı kişinin geliştirdiği psikolojik reaksiyonlardır.

Stres ile saç dökülmesi eskilerden beri var olan bir durumdur. Bu durumun tetikleyicileri arasında sevilen birinin ölümü, sevgiliden ayrılık, iş kaybı,? gibi akut, ciddi stres halleri çarpıcı, hızlı, şiddetli saç dökülmelerine yol açabilir ve bu duruma stresle tetiklenen telojen effluvium denir.

Kronik, sinsi, yavaş gidişli saç dökülmelerinde, dış etkilerin yanında psikonevrozlar ve kronik anksiyete de etkilidir. Burada saç köklerinin anajen evreden telojen evreye prematür presipitasyonu yoluyla strese yanıt oluştuğu düşünülmektedir.

Alopesi areata (Saç Kıran): Madeni para büyüklüğünde, yani 2-2,5 cm çapında dairesel oluşan saç dökülmesidir. Her iki cinste oluşabilir. Çoğu vaka kendiliğinden geçer. Bu hastalığın ortaya çıkışında psikososyal streslerin etkili olduğu gösterilmiştir. Çocuklarda saç kıran hastalığının en büyük sebebi yaşantılarındaki erken dönem sıkıntılarıdır.

Psikolojik stres sonrası olan saç dökülmelerinin altında yatan esas olay psiko-nöroendokrin sistem ile immun sistem arasındaki karmaşık etkileşmedir. Yani immun sistem psikolojik olayların etkisiyle harekete geçer ve sonuçta saç dökülmesi meydana gelir.

Stres ile saç dökülmesi arasındaki ikinci ilişki saç dökülmesinin yarattığı psikolojik sorunlar (stres)dır.Saçı dökülen insanlarda yapılan çeşitli psikolojik ölçümler benlik duygusu, vücut imajı, öz saygı, kendine güven gibi duyguları etkilediği ortaya çıkmıştır.

Saç dökülmesi yaşayan kadın ve erkeklerde yapılan çalışmalarda erkeklerde saç kaybının artmasıyla depresyon, içe dönüklük, aşırı sinirlilik, öz güvende azalma sorunları yaşarken , kadınların da günlük yaşamlarını negatif etkilediği ve sosyal problemler yaşadıkları görülmüştür. Erkeklerin aktif olarak bu durumla başa çıkabildikleri ancak kadınlarda saça cinsel kimlik, seksüalite, çekicilik gibi kültürel ve kişisel özel anlamlar verildiğinden başa çıkmaları daha zor olmaktadır. Bu tip kişiler toplum içersinde daha gergin, utangaç davranmakta, boyunlarını daha dik tutmakta (boyun ağrısına yol açan), sık sık saçını yıkamak, kurutmak gibi yöntemlere başvurmaktadırlar. Bundan kaynaklı da sürekli stresli ve gergin bireylere dönüşmektedirler. Tedavi konseptinde bu durum dikkate alınmalıdır. Tedavide bilgilendirme, empatik dinleme ve davranışları iyileştirme gibi psikosoyal destek gerekirse ilaç tedavisi uygulanabilir.

Kozmetik Uygulamaların Ortaya Çıkardığı Saç Problemleri

Uzun yıllardır temel amaç olarak saçı düzenli tutmak ve görünümünü güzelleştirmek için değişik yöntemler uygulanagelmektedir. Bunlar kimyasal maddeler, kozmetik ürünleri dahildir. Ancak bu maddeler ve yöntemler saç ve saçlı deri için fiziksel bir hasara sebebiyet verirler ve bazen istenilmeyen yada kalıcı olabilen değişikliğe yol açar. Uygulamaların yanlış yapılması, kimyasal maddelerin içindeki etken maddeler ve uygulama yapılan saçın kalitesi bu olumsuz değişmelere katkıda bulunur.

Yapılan kozmetik uygulamalar


1. Saçı temizlemek için kullanılan şampuanlar: Piyasada var olan bir çok şampuan türü farklı şekillerde formüle edilir ve ticari olarak normal, kuru, yağlı, harap olmuş saçlar ve boyalı saçlar için formüle edilmiş olarak satılırlar. Yağlı saçlar için kullanılan şampuanlar eğer günlük olarak kullanılırsa saçta kurumaya neden olur. Yine şampuanlar içindeki maddelere karşı irriten veya seboreik dermatitlerin gelişmesi mümkündür.

2. Saç Boyaları: Tedrici renklendirme yapan saç boyalarının kontak dermatit yapma özelliği azdır ancak sert, kırılgan, cansız saça sebep olduklarından zararlı olabilirler. Ayrıca saçta kalan metal artıkları kalıcı boya ve perma solüsyonunun uygulamasını zorlaştırır. Böyle bir uygulamada yapılırsa saçın kırılmasına ve dökülmesine sebep olur.Yarı kalıcı boyaların saç şaftında oluşturdukları hasar azdır ancak içerdikleri boya sebebiyle kontak seboreik dermatit yapabilirler.

Kalıcı boya uygulamaları iki türlü olabilir. Koyu renklerde tek aşama daha açık renklerde 2 aşama gerekir. Önce mevcut saçın soldurulması gereklidir. Soldurma işlemi için hidrojen peroksit yada amonyak kullanılır. Bu esnada saç kırılgan, kırışmaya müsait ve cansız bir görünüm alır. Saç şaftına oldukça zarar veren bu işlem sonucunda saç gövdesinden %?.3 oranında ağırlık kaybı olur ve böylece saç zayıflar ve kırılabilir hale gelir.

Saçı şekillendirmek için, saçın taranması, fırçalanması, jel, sprey, köpük sürülmesi gibi işlemler yapılmaktadır. Saçın arka bölgeye sıkı bir şekilde toplanması yada kıvırarak saçın düzleştirme çabası ile sıkça taranması travmatik alopesi durumuna neden olur.

Yuvarlak fırça alopesisi bu tür fırçaların sık ver sert biçimde uygulanması ile ortaya çıkar. Burada mevcut bir anomali sonucu zaten kırılgan olan bir saçta kuvvetlı fırçalamalar saça zarar vererek fırça alopesisini oluştururlar.

Masaj alopesisi: Saçlı deriye ilaçların masaj yoluyla uygulanması sonucu oluşur.
Saçı şekillendiren sprey, jel, parlatıcı gibi maddelerin aşırı kullanımı saç şaftında şişliklere yol açan ve boncuk saç denilen sıkıntıya sebep olabilir. Travmayla birleşince kuru, cansız ve kırılmaya yatkın saçlar oluşabilmektedir. Burada özellikle polyvinylpyrrolidone, vinil asetat ve sertleştirici polymerler suçlanmaktadırlar.

Tedavisi


1. Uygun bir şampuan önerilir. Kimyasal işleme tabi olmuş saç kuru, statik elektriklenmeye daha uygundur. Sağlıklı, düzgün görünen bir saçta nem, nemi tutan ve saçın temel yapısını oluşturan protein en üst düzeydedir be bu özellik saçın mekanik travmaya karşı koymasını sağlar. Bu tarz kimyasal travmaya uğramış saçlarda dimethicone içeren şampuanlar kullanılmalıdır.

2. Fiziksel yada kimyasal zarar görmüş saç bu etkilerden kurtarılmalıdır, kalıcı perma, fırçalama, tarama gibi işlemler en aza indirilmelidir. Sıkı saç tokaları ve bantları kullanılmamalı. Bigudi ve benzer şeylerle yatmamalı, saçlar taranırken künt uçlu ve çok sert olmayan fırçalar kullanılmamalıdır. Saçlar mümkün olduğunca kısa ve düz tutulmalıdır.

İlaçlara Bağlı Saç Dökülmeleri


Pek çok ilaç saç büyümesi üzerine baskılayıcı tarzda etki yapabilir. Saç folikülleri yüksek oranda kan alan bölgelerdir. Vücuda giren herhangi bir ilaç kan yoluyla saç köküne gelir. Eğer ilaç uzun süre alınır ve yoğun bir biçimde saç köküne gelirse tüm saçlar dökülebilir(diffuz alopesi).

1. Kanser ilaçları,

2. Yanlışlıkla yada intihar amacıyla alınan talyum,

3. A vitamini fazla alınımı,

4. Sentetik ağızdan alınan retinoidler,

5. Heparin,

6. Flucunazole,

7. Doğum kontrol hapları

(en sık saç dökülmesi yapan ilaçlardır.)

A. Androjenler

1. Danozol

B. Antifungaller

1. Flukonazol

2. Itrakonazol

C. Antihipertansifler

1. ACE inhibitörleri

2. potasyum tiosiyanad

D. Antiinflamatuarlar

1. Proksikam

2. tenoksikam

3. ibuprofen

4. naproksen

E. Antikoagülanlar

1. Kumarin

2. heparin

3. heparinoidler

F. Antikolesterolemikler

1. Klobifrat

2. gemfibrozil

G. Antikonvülzanlar

1. Dilantin

2. karbamezapin

3. valporik asit

4. trimetadion

H. Antineoplazikler

1. Altretamin

2. amsakrin

3. bleomisin

4. karboplatin

5. siklofosfamid

6. sisplatin

7. sitoksan

8. sitarabin

9. daktinomisin

10. daunorubisin

11. dakarbazin

12. doksetaksel

13. etoposid

14. gemsitabin

15. gahapentin

I. Antitrioid ajanlar

1. Tiourasil

2. karbimazol

3. tiosiyanat

4. iodin

J. Antülserler

1. Simetidin

2. ranitidin

3. famodin

4. omeprazol

K. Antiviraller

1. Lamivudin

2. zidovudin

L. ß-blokerler

1. Propranolol

2. atenolol

3. metapronol

4. limolol

M. Psikotroplar

1. Amfetamin

2. antidepresanlar

3. diksirazin

4. lityum

5. tranilsiprimin

6. flurobutirofenon

N. Retinoidler

1. İzotretionin

2. etretinat

3. asitretin

O. Diğer

1. Talyum

2. bizmut

3. boratlar

4. bromokriptin

5. gentamisin

6. kolşisin

7. levo dopa

8. minoksidil

9. iv immünglobulin

10. oral kontraseptifler

.Diffüz alopesi yapan ilaçlar

İlaçlara bağlı saç dökülmeleri genellikle geri dönüşümlüdür

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder