2 Haziran 2017 Cuma

Düşük Tehdidi Durumunda Ne Yapılmalıdır?


Düşük Tehdidi



Düşük tehdidi tanısı ile cinsel ilişki uterusta kasılmalara yol açtığından yasaklanır. İstirahat edilmesi de dahil olmak üzere düşük tehdidinde alınan önlemlerin kesinlikle başarılı olduğu yönünde bilimsel veriler bulunmaz. Progesteron tedavisi sık uygulanmasına rağmen bunun da etkili olduğunu söylemek için elimizde yeterli bilimsel veri yoktur. Hatta bazı çalışmalar bu tedavinin önlenmesi imkansız olan bir düşüğü geciktirdiğine işaret eder.



Düşüklerden sonra mutlaka uygulanması gereken anti-D immunglobulin (Rhogam, yani “uyuşmazlık iğnesi”) kan uyuşmazlığı olan çiftlerde göz ardı edilmemelidir.

Gebeliğin sağlıklı olup olmadığını değerlendiren testler


Beta HCG

Beta-HCG, gebelik oluştuktan yaklaşık 1 hafta sonra (gebelik ürünü endometriuma yerleştikten sonraki ilk saatlerde) kana geçmeye başlar. Hassas gebelik testleri, kanda beta HCG’yi henüz adet gecikmesi olmayan bir dönemde, son adet tarihinden sonraki 24. günde saptayabilirler. Beklenen adet geciktiğinde kanda beta HCG oranı yaklaşık 100-600 IU/l’dir. Bu seviye 8-10. haftalar arasında 100.000 IU/l’lik maksimum seviyeye ulaştıktan sonra giderek azalma eğilimi gösterir ve 20. haftadan itibaren gebeliğin sonuna kadar 10.000′lik seviyede sabitlenir.

Eczanelerde satılan testler güvenilir midir?


Bu testlerde iki sorun bulunuyor: Öncelikle bu testler idrardaki beta HCG’yi saptadıklarından, kandaki beta HCG belli bir seviyeye ulaşıp idrara da yansıyana kadar, gebelik olmasına karşın negatif sonuç gösterebilir. Testin hassasiyetine bağlı olarak, idrarda beta HCG saptanması, adet gecikmesinin bir hafta ile 10 gün sonrasına kadar meydana gelmeyebilir.
Diğer bir sorun da LH adı verilen ve ovulasyonun yönetiminden sorumlu olan hormon yapısal olarak beta HCG’ye çok benzer ve özellikle eski teknolojiyle çalışan testler LH’yı beta HCG sanarak yanlış bir şekilde gebeliğin pozitif çıkmasını sağlayabilirler. Bu tür testler özellikle LH’nin yumurtlamadan önceki fizyolojik yükseldiği dönemde uygulandıklarında pozitif sonuç vererek doğru sonuçlar vermeyebilir. Bu yüzden piyasadan satın aldığınız testin özellikleri hakkında bilgi edinmeniz ve mümkün olan her durumda klinik veya hastanelerde kullanılan hassas testleri yaptırmanız daha sağıklı olandır.
Gebeliğin seyrinin sağlıklı olup olmadığı konusunda kanda seri beta HCG ölçümleri değerli bilgiler aktarır. Normal bir intrauterin (rahimiçi) gebelikte 48 saat arayla yapılan ölçümde (kural olmamakla beraber) beta HCG seviyesinin iki kat artması gerekir. Bu artış olmadığında veya düşüş gerçekleştiğinde dış gebelik veya bozulmuş gebelik söz konusu olabilir. Kesin tanı elbette klinik ve ultrasonografi bulgularıyla beraber konur.
Yine kandaki beta HCG seviyesi haftaya göre aşırı yüksek bulunduğunda (çoğul gebelikte olması gerekenden bile yüksek olduğunda) mol gebeliği veya Down sendromu gibi normaldışı bir durumdan şüphelenilebilir. Yine kesin tanı diğer tanı yöntemleri beraberce kullanılarak konur.

Ultrasonografi


Transvajinal ultrasonografi abdominal (karından yapılan) ultrasonografiye göre daha güvenilir bilgiler içerir ve gebelik yapıları vajinal yolla bakıldığında abdominal yola göre bir hafta daha erken görülebilir.
Gebelik kesesi çapı, gebelik kesesinin düzenli olup olmaması, yolk sac (yolk sak okunur) adı verilen yapının boyutu ve özellikleri, fetusun boyu ve kalp atışlarının gözlenip gözlenememesi, fetusun kalp atım sayısı gibi özellikler gebeliğin seyri hakkında değerli bilgiler aktarır. Bunların beraberce veya birbirini takip eden sırada değerlendirilmesi düşük riski olan anne adaylarında gebeliğin durumu hakkında iyi bir kılavuz olabilir.
Beta HCG değerinin 1500 IU/l olmasına karşın transvajinal ultrasonda gebelik kesesinin görülememesi, 6000 IU/l olmasına karşın transabdominal ultrasonda gebelik kesesinin görülememesi durumunda dış gebelik söz konusu olabilir.
Yine transvajinal ultrasonda gebelik kesesi 13 mm. ve daha büyük olmasına karşın yolk sac yapısının henüz gözlenememesi, kesenin 17 mm. ve daha büyük olmasına karşın embriyonun gözlenememiş olması gebeliğin sağlıklı olmadığını düşündürür.

Düşüğün tekrarlama riski nedir?


Bir kez düşük yaşayan kadının sonraki gebeliğinde tekrar düşük yapma oranı %20′dir. Üç ve daha fazla sayıda düşük yapmış bir kadının ise yeni bir gebelikte tekrar düşük yapma oranı yarı yarıyadır.
Her ne kadar düşük sayısı arttıkça yeni oluşan bir gebeliğin de düşükle sonuçlanma riski artsa da, istatistikler üç veya çok daha fazla sayıda düşük yapmış anne adaylarında bile sağlıklı bir bebek doğurma olasılığının %55 ile %75 arasında olduğunu bize söyler.

Düşükten ne kadar sonra gebe kalınabilir?


Bir kez düşük yaptıysanız, yaşadığınız düşük mol gebeliğine bağlı değildiyse, düşük sonrasında aşırı kanama, enfeksiyon gibi normal dışı bir durum meydana gelmediyse, tedavi gerektiren bir hastalığınız bulunmuyorsa yaşadığınız düşük muhtemelen tekrarlayıcı özelliği yüksek olmayan bir düşüktür ve ileri inceleme gerektiren bir durum kapsamında değerlendirilmez. Kendinizi psikolojik olarak yeni bir gebeliğe hazır hissettiğinizde yeniden gebe kalabilirsiniz.

Yukarıdakilerden daha farklı bir durumdaysanız (birden fazla düşük, mol gebeliği, düşük sonrası problem, kronik bir hastalığın varlığı gibi) doktorunuza danışmalı ve gerekli inceleme ve tedaviler sonrasında gebe kalmalısınız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder