4 Haziran 2017 Pazar

Horlamak Nasıl Engellenir?


Horlama



Hayatı çekilmez hale getiren horlamayı önlemek için çeşitli yöntemler mevcuttur. Bunlardan biri ‘uzayan küçük dilin ameliyatla küçültülmesi’ olarak bilinir. Ancak bu görüşün tıbben ve bilimsel olarak doğruluğu kanıtlanmamıştır.

Horlama ve tıkayıcı uyku apnesi 40-50 yaş arası erkeklerde yüzde 4-8 oranında görülür. Horlama burun, gırtlak ve yutak bölgesindeki problemlerden kaynaklı oluşmaktadır.  Ancak horlama sorunlarının yüzde 85’ini, gırtlak ve ağız bölgesindeki sorunlar oluşturur. Küçük dilin uzaması sebebiyle ameliyat edilmesinin horlama tedavisinde sihirli bir formül olarak sunulması yanlış bir sunumdur. Küçük dilin cerrahi operasyonla kesilip küçültülmesi, böylece horlamanın sona ereceğinin söylenmesi tıbben ve bilimsel olarak doğru değildir.



Horlama Nasıl Oluşur ?


Nefes alıp verme sırasında dışarıdan aldığımız ve sonrasında da dışarı verdiğimiz havanın yolculuk yaptığı gırtlak, ağız boşluğu ve burun bölgesindeki anatomik yapılara çarpması (türbülansı) sonucunda çıkan gürültülü sese horlama denilmektedir.

Horlama  Kimlerde Görülür?


Erkeklerde görülme sıklığı kadınlara göre daha fazla olmakla birlikte özellikle yaşlanma ile beraber daha çok görülmektedir.  Obez kişilerde veya solunum sorunu olan kişilerde görülme sıklığı da diğer gruplara göre daha fazla oluyor.

Horlamanın Nedenleri 

Horlamanın sebepleri arasında vücudun başlıca üç bölgesindeki sorunlardan kaynaklanır. Bunlar;Burun, Ağız ve Gırtlak bölgesi.

Burun Bölgesindeki Temel Sebepler: Burun eti büyümeleri, kronik sinüzitler ve burunda oluşan deviasyon sonucunda havanın sağlıklı bir şekilde dolaşamamasından kaynaklanan problemlerdir.

Ağız Bölgesindeki Nedenler: Dil kökü, bademcikler, yumuşak damaktır.

Gırtlak Bölgesindeki Nedenler: Bu bölgenin içini döşeyen mukozanın gevşekliğidir. Toplumda daha çok horlamaya, burundaki sorunların sebep olduğu düşünülüyor. Aslında tam tersi söz konusudur. Bilinenin aksine burnun horlama ve uyku apnesi sıklığındaki payı sadece yüzde 15’tir. Avrupa ve ABD’de bu konuda yapılmış tüm klinik çalışmalarda bu ispatlanmıştır. Horlama sorunlarının yüzde 85’i gırtlak ve ağız bölgesindeki problemlerden oluşmaktadır.  Bu yüzden problemi çözmede burun anatomik yapılarını düzeltmek yeterli olmayabiliyor.

Horlama Sorunu Olan Kişiler Günlük Hayatta Hangi Sorunları Yaşıyor?

Horlayan ve nefes tıkanıklığı olan kişiler uykunun Delta ve REM aşamalarına ulaşamadıklarından dolayı, sürekli yorgun, bitkin bir şekilde günlük hayatlarına devam etmektedirler. Bunun sonucunda gün içinde uyuklama, algıda bozukluk, motivasyon eksikliği, stres, hareketlerde uyuşukluk, yorgunluk ve halsizlik  durumları olmaktadır.

Horlamanın Tedavisi Nasıl Yapılıyor?


Tedavi horlamaya neden olan durumun tespitiyle ortaya çıkıyor. Çünkü horlama nedeninin net bir şekilde klinik olarak ortaya konulamaması tedavide başarısızlığın temel nedenidir. Horlamanın sebebi burun bölgesiyse bu bölgedeki anatomik yapıların düzeltilmesi gerekir. Ağız bölgesinde dil kökü, bademcik ya da yumuşak damağa-küçük dile bağlıysa sorun, bu bölgelere cerrahi operasyon gerekmektedir. Ayrıca hastalara diyet veya pozitif basınç uygulayan cihazların verilmesi şeklinde tedavi seçenekleri de kullanılabiliyor.

Yapılan uyku testinde apne, hipopne’nin (nefessizlik indeksi) sonuçlarına göre hangi yöntemin hastaya daha faydalı olabileceğine karar veriliyor. Çoğu zaman tek başına bir cerrahi yöntem veya yalnız diyet uygulaması yetersizlik gösterebiliyor. Bu durumda her üç yöntem de birlikte kullanılabiliyor.En az yararlı olabildiğimiz hasta grubu gırtlak bölgesinde horlama problemi olan hastalardır.

Dünyada yapılan tüm klinik çalışmalarda görülmüştür ki, bu bölgenin içini döşeyen mukozal tabakanın uyku sırasında kıvrılması, solunum tıkanıklığına ve horlamaya sebep olmakta, adeta bir yumuşaklık sendromu olarak düşünülmektedir.

Spor yapan kişilerde gırtlak bölgesine ait bu tür sorunların olma olasılığı yüzde 2’lere yakındır. Bu yüzden tedavinin önemli parçalarından birisi de düzenli ve planlı spor programlarıdır. Tüm bu yöntemlerden sadece bir tanesinin uygulanması bile tedavi ettiğimiz hastaların sayısının güç geçtikçe artmasını sağlıyor.

Horlamaya Karşı Verilen CPAP Cihazlarını Hastalar Kullanabiliyor Mu? Faydalı Oluyor Mu?

Horlama tedavisinde kullanılan CPAP cihazı, burun bölgesine hava pompalanmasını sağlıyor. Pompalanan basınçlı havanın etkisiyle buradaki hava akışının makine kontrolünde aksamaması sonunda horlama ve nefessizlik sayılarında mutlaka azalmalar meydana geliyor. Ancak CPAP cihazının hastalar tarafından devamlı bir şekilde kullanılma yüzdesi oldukça düşüktür. Her 10 horlama hastasından sadece 6 tanesi yani yüzde 60’lara yakın oranı bu cihazı kullanamadığını, bununla uyumaktan rahatsız olduğunu ifade ediyor. Hastalar tedaviye başladıktan sonra aldıkları yeni cihazı vermek istediklerini, başka bir çözüm istediklerini  dile getirmektedirler. Bunun tam tersi bir şekilde horlama ve uyku apnesi olan hastaya yalnızca cerrahi tedavi çözümleri önermek de doğru değildir. Kombine tedaviler veya sıralı tedavilerin yanı sıra, hastaların iyi takip edilmesi de tedavide temel yaklaşım olmalıdır.

CPAP Cihazları Hangi Hastalar İçin Uygundur?

Cerrahi yöntemi kabul etmeyen.
Spor yapmayan.
Zayıflayamayan hastalar için uygundur.

Eğer hasta CPAP cihazını kullanmak istemezse, tedaviyi yürüten hekimin tekrar cerrahi, diyet şeklinde tedavileri hastaya sunma zorunluluğu vardır.

Horlama Sorunları Ve Uyku Apnesi Başka Hangi Sağlık Sorunlarına Neden Oluyor?

Toplumda yüzde 20 oranında yüksek tansiyon vardır, tıkayıcı uyku hastalığı olan kişilerde bu oran yüzde 60’a çıkıyor.Kalp yetmezliği hastalarında tıkayıcı uyku apnesi yaygınlığı yüzde 20-37 arasında değişiyor.

Tıkayıcı uyku hastalığı saptanan kişilerin yüzde 30’unda tip 2 diyabet görülmüştür.

Yaşamın kaynağı olan havanın hiçbir engelle karşılaşmadan akciğerlere ulaşması engellendiğinde ciddi sistemik hastalıkların görülme olasılığı ortalama 20 kat kadar artıyor.
Horlama ve apne hastalarına, çevresini horlayarak rahatsız eden hasta olmasından öte kendilerine en çok zarar veren kişiler olarak bakmamız da fayda vardır.

Kaynak: Sağlık ve Yaşam Dergisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder