3 Haziran 2017 Cumartesi

Ses Hastalıkları


Ses Hastalıkları Nelerdir?

Akut Viral Larenjit



Genelikle burun, paranazal sinüsler ve farenksteki akut bir enfeksiyona bağlı olarak ortaya çıkar. Damlacık yolu ile bulaşır ve en sık adeno virüs ile influenza virüs nedenidir. İklim değişiklikleri, vücut direncinin düşmesi, fiziksel veya psikolojik stres bu hastalığa neden olmaktadır. Temel şikayetler ses kısıklığı ve gırtlakta ağrı ve rahatsızlıktır. Bu şikayetlere çoğu zaman öksürük de eşlik etmektedir. Ses tamamen kaybolmaz, ancak kaba bir ses vardır. Muayenede ses tellerinin beyaz görünümünü kaybettiği ve şiştiği gözlenir. Tedavide ses istirahati, buhar inhalasyonu, soğuk, sigara ve alkolün yasaklanması gibi destekleyici bir tedavi uygulanır. Koyu ya da pürülan bir mukusun bulunuşu daha agresif bir tedaviyi gerektiren bakteriyel bir enfeksiyonu gösterir. Bu durumda tedaviye antbiyotikle birlikte mukolitik ilaçlarda eklenmelidir. Bu tedavi ile akut larenjitler birkaç gün içerisinde düzelir.



Kronik Larenjit


Asıl nedeni bulmak ve teşhis etmek zordur. Sigara, pürülan sinüzit ve diğer solunum yolu enfeksiyonları, endüstriyel gaz ve dumanlar, larengofarengeal reflü, sesin kötü kullanımı ve ağız solunumu irritasyon sebebi olabilir. Alkol de ses tellerinde ödem ve kanamanın daha kolay oluşmasına yol açar. Hastalar ses kısıklığı ve hafif öksürükten şikayetçidir. Bu şikayetler sinsi başlayabileceği gibi bazen de bir üst solunum yolu enfeksiyonu sonucu devamlı hale gelebilir. Muayenede ses telleri beyaz renklerini kaybetmiş, pembe ve kırmızı bir renk aldığı görülür. Gırtlak mukozası pürüzsüz ve düzenli ise biyopsi yapılmamalıdır, hasta yakın takibe alınmalıdır. Bu durumda ses istirahati, sigara ve alkol yasağı ve uygun medikal tedavi ile tamamen iyileşme sağlanabilir. Ancak ses telleri üzerinde lökoplaki veya keratoza ait beyaz lekeler bulunuyorsa mutlaka biyopsi uygulanmalıdır. Biyopsi sonucuna göre de tedavi protokolü düzenlenmelidir.

Vokal Nodül


Vokal nodüller, ses telinin mukozal lezyonlar içerisinde erişkin ve çocuklarda görülen en sık ses kısıklığı sebebidir. Genç kadınlarda ve erkek çocuklarda daha sık rastlanır. Sesini profesyönel olarak kullanan kişilerde yani sanatçılarda diğer meslek gruplarına oranla daha sık görülür. Fonasyon (ses çıkarma işlemi) sırasında vokal kıvrımların 2/3 ön kısmını içeren membranöz kıvrım titreşime katılırken, aritenoidin vokal proçesinin oluşturduğu ve rijit oaln vokal kıvrımın 1/3 arka kısmı glottik açıklığın kapanmasını sağlar. Titreşim sırasında videostroboskopi ile vokal kıvrımın mukozal diinamiği incelendiğinde, her bir siklustakıvrımın mukozal yüzeylerini karşılıklı olarak birbirleriyle çarpıştığı gözlenir. Titreşim çok güçlü veya çok uzun sürdüğü zaman, vokal kıvrımın membranöz veya titreşen kısmının orta bölümünde ödem ile birlikte lokalize vasküler konjesyon gelişir. Vokal kıvrımı etileyen bu faktörlerin tipine ve şiddetine bağlı olarak subepitelyal alanda gelişen bu ödem, zamanında alınan önlem ve tedavilerle gerileyebilir. Ödeme neden olan sebeplerin  devamlılığı halinde ise mevcut ödem bölgesinde hiyalinizasyonve organizasyon oluşur. Bu kronik ödem bazen nodüle dönüşmeksizin vokal kıvrımın yaygın ödemi olarak devam edebilir veya vokal polip haline dönüşebilir. Erken veya yumuşak nodül deyimi esas olarak sıvı birikim safhasıdır ve tıbbi tedavi ve ses terapisinin çok etkili olduğu safhadır. Tedaviye düzenli bir şekilde devam etmeyen kişilerde ödemin organizasyonu sürecinde depozitler birikir ve genellikle aşırı fonasyonun kesilmesiyle bile düzelmeyecek matür veya fibrotik nodül meydana gelir. Fibrotik nodülün sınırları daha belirgindir ve şekli de yuvarlaktır. Renk olarak hemorajik görünüm kaybolmuş ve soluk renklidir.

Vokal nodülü olan çocuklar genellikle aktif ve yüksek sesle konuşurlar. Profesyönel olarak sesini kullananlarda fibrotik nodül veya akut ödem geliştiğinde, bu kişiler özellikle yüksek notalarda genişliğin azalması, nefes almada artış, sesteki esnekliğin kaybolması ve kabalaşmadan kaynaklı yakınmaktadırlar. Uzun süreli ses kullanımda ise boynun ön kısmında yorgunluk ve ağrı hissi de yakınmalarına eklenir. Vokal nodül varlığında ses genellikle kısık, kaba, çatallı veya hafifçe eforlu bir tarzdadır. Yapılan endoskopik muayenede vokal kıvrımların 1/3 ön kısmında her iki tarafta görülen kabarıklıkla teşhis edilirler. Ses kullanımındaki bozukluğun şiddetine ve süresine bağlı olarak nodüllerin boyu, şekli, rengi veya simetrik olup olmaması değişkenlik gösterir.

Medikal tedavi tüm vücudun hidrasyonunu sağlayarak larengela mukozal yüzeylerde kayganlığın oluşturulması temeline dayanmaktadır. Özellikle sesin zorlanması ile oluşan nodüllerde ses terapisi tedavinin önemli bir parçasıdır. Nodül başlangıcında çoğu zaman ses terapisi tek başına nodülün tamamen gerilemesi veya nodülün varlığına rağmen şikayetlerin azalması ile sonuçlanabilir. Cerrahi endikasyon konulması ile belli bir zaman süresince uygulanan medikal ve ses terapisine rağmen iyileşmeyen hastalarda uygulanması düşünülmektedir. Cerrahi planlanan hastalarda mümkünse ses terapisine cerrahi öncesinde başlanmalı ve sonrasında da devam ettirilmelidir. Cerrahi mikrolarengoskopik yöntemle ve soğuk cerrahi ile yapılmalıdır. Mümkün olduğunca nodül cerrahisinde lazerden termal etkisi sebebi ile kaçınılmalıdır.

Vokal Polip


Bu tip lezyonlar özellikle sesini zaman zaman ani bir şekilde yükselterek veya bağırarak konuşan ve gürültülü ortamlarda çalışan bireylerde ortaya çıkmaktadır. Patolojinin vokal kıvrımın içerisindeki kapiller damarların yırtılması ile başladığı düşünülmektedir. Kanın damar dışına çıkmasını takiben ödem durumu ortaya çıkar. Eğer vokal kıvrım bu esnada yeterli derecede korunarak istirahat ettirilmez ise bu oluşan hemorajik polip organize olmaya başlar. Vokal polipler fuziform, pediküllü ve yaygın olmak üzere 3 klinik tipe ayrılır. Anamnezde (hikayede) aşırı bir vokal eforu takiben hemen gelişen ve devam eden ses kısıklığı, polipli hastalar için klasiktir. Larengoskopide vokal kıvrımın tıpkı nodüllerde olduğu gibi 1/3 ön kısmında saptanır. Nodüllere nazaran daha büyüktürler, ancak simetrik değillerdir. Erken safhalarda siyahımsı ve hemorajik bir görünüm mevcuttur. Fonasyon sırasında vokal kıvrımların birbirine yaklaşması ile polip yukarı doğru vokal kıvrımın üst yüzeyine hareket eder. Özellikle saplı uzun polipler solunum sırasında vokal kıvrımların altına ve üstüne hareket ederler.Tedavide mikrolarengoskopik yöntemle soğuk cerrahi veya bazen damarsal yapıdan kaynaklı lazer kullanılır.

Reinke Ödemi (Polipoid Dejenerasyon):


Reinke ödemi, vokal kıvrımın lamina propriasında (epitelin hemen altındaki yüzeyel tabakada) yaygın bir şeklide sıvı toplanmasıdır. Genellikle vokal kıvrımlar iki taraflı olarak tutulur. Sesini kötü kullananlarda ve sigara bağımlısı olan vakalarda ortaya çıkar. Vokal kıvrımların sürekli irrite olduğu öksürük ve kronik boğaz temizleme alışkanlığı olan reflü hastalarında da sık görülür. Potansiyel boşlukta gelişen bu ödemin hipotiroidiye bağlı bir miksödem olabileceği de düşünülerek gerekli hormonal testler yapılmalıdır.

Sesin kronik zorlanması sebebi ile ödem gelişir. Bu patolojik değişikliklere bağlı olarak vokal kıvrımda kalıcı yaygın polipoid dejenerasyon oluşur ve subepitelyal ödem sesin kullanımına bağlı olarak artıp azalabilir. Larengoskopide vokal kıvrımlar simetrik, donuk renkli, vokal kıvrımların kenarına tutunmuş su torbası gibi bir görünüm mevcuttur. Bazen bu ödem hava yolunu tıkayacak kadar yaygın olabilir. Vokal kıvrımların hacim ve ağırlıkları arttığından, frekans (saniyedeki titreşim sayısı) azalır ve ses kalınlaşır. Hastaların sesi kaba, çatallanmış ve kalındır. Sesin kalınlaşması özellikle kadın hastalar için günlük hayatta sorunlara neden olmaktadır.

Erken ya da organize olmamış ödemlerde veya yumuşak polipoid oluşumlarda hastalar, medikal tedavi, ses terapisi ve irritan maddelerin kısıtlanması ile tedavi edilebilir. Bu tedaviye rağmen şikayetlerin devamlılığında cerrahi yapılmalıdır. Cerrahide soğuk cerrahi tedavisi lazer de kesi yapılırken kullanılabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder