11 Haziran 2017 Pazar

Ağrı Değil Alarm


AĞRI DEĞİL ALARM



Tıbbi bir sorun olan ağrılar insanın tüm hayatını yaşam kalitesini düşüren bir durum halini alır.

Algoloji uzmanıyla editörlerimizin gerçekleştirdiği sohbette çok yararlı bilgilere ulaştık. Bu bilgileri sizlerle paylaşmayı sağlık yaşam için kullanabileceğinizi umut ediyoruz. İyi okumalar.





Uzmanımızın  yaptığı açıklamada, "Algoloji; ağrı tanı ve tedavisi alanında özellikle kaynağı bilinmeyen  ağrılarda, girişimsel işlemlerle ağrının köken aldığı yeri belirleyerek tanıda; teşhis edilmiş ağrılarda ise ağrı kaynağına yönelik ilaç tedavileri ve buna ek olarak girişimsel işlemlerle tedavinin sağlandığı bir yan dal uzmanlığıdır.

Hizmet alanı oldukça geniş olup; uzun süreli ve ilaç tedavilerine dirençli ağrıların kaynaklandığı ağrıları belirlemek ve bu ağrı tiplerine göre ilaç ve ilaç dışı teknik tedavi yöntemlerini uygulayarak ağrıyı kontrol altına almak hedeflenir" şeklinde konuştu.

OMURİLİK BÖLGESİNE İĞNE TEDAVİSİ


Ağrının, duysal, emosyonel ve sosyal özellikleri  varıdır, kişisel bir deneyim olduğunu söyleyen uzmanımız, "Ağrılı uyarı, sorunun olduğu yerdeki sinirler tarafından alınarak omurilik ve oradan beyine aktarılır. Ağrılı uyaran beyine ulaştığında, ağrının yeri, şekli ve şiddeti kişi tarafından tanınmış olur.

Ağrının beyine ulaşmasını engellemek için, ağrının meydana geldiği yere, ağrıyı beyine taşıyan sinire veya tüm ağrıların vücuttan-beyine seyri sırasında mutlaka uğradığı bir istasyon olan omurilik bölgesine iğne ile ulaşılarak ilaç ve ilaç dışı teknik tedaviler uygulanabilir.

Bu işlemler her bölge ve sinire yönelik ayrı bir teknik uygulamak gerekiyor , özel ve süreklilik isteyen bir eğitim şarttır. İşte bu teknik eğitim sistemi algoloji bilim dalı çatısı altında yapılmaktadır" şeklinde konuştu.


AĞRI VÜCUDUN UYARISI


Ağrının, genellikle alarm sistemi olarak vücudun bir uyarısı olduğunu anlatan uzmanımız, şöyle devam etti:

"Akut ve kronik (süregen) olmak üzere iki formda sınıflandırılabilir. Çeşitli hastalıkların habercisi olarak yaşanan akut ağrı modeli, hastaların sıklıkla ilk kez yaşadığı kısa süreli modeldir. Vücut bir alarm sistemi olarak uyarı verir ve hekimler bu alarmın nereden çaldığını bulmak için çeşitli tetkikler yaparak hastalığa ulaşmaya çalışır.

Diğer ağrı modeli olan kronik (süreğen) ağrı; toplumda işgücü kaybı oluşturan, aşırı ve gereksiz ilaç kullanımı ile sağlık giderlerini en çok artıran, tedavisi yapılmadıkça küskün bir toplum meydana getiren gerçek bir sorundur.

Ağrınız tahmin edilenden uzun sürüyorsa kronik ağrı problemini düşünmelisiniz. Kronik ağrı çalışmayı, zevk almayı, hatta insanın kendi kendisine yeterli olmasını engeller. Tedavi geciktikçe kişi içine kapanır ve depresyona girer.

Ailesine, arkadaşlarına ve beraber çalıştığı insanlara ilgisi kaybolur, yalnızlık ve sosyal izolasyon gelişir. Ağrıya neden olan bir hastalık bulunmadığı durumlarda ise hastanın yakınları, aldatıldığını ve kullanıldığını hissedebilir. Sonuçta, tıbbi bir sorun olarak başlayan ağrı, hastayı ve çevresindekileri etkileyen sosyal bir sorun haline gelir."

AĞRININ UZAMASI HUZURSUZLUK NEDENİ


Kronik ağrıların, beyindeki algılama merkezlerini sürekli huzursuz ederek ağrı hafızası oluştuğuna aktaran uzmanımız, sözlerini şöyle tamamladı:

"Ağrılı dönem yayıldıkça bu hafıza pekişmekte ve bir ağrı imajı oluşarak ağrı tedavisi daha da güçleşmektedir. Bu nedenle, ağrı öncelikle doğru tanımlanmalı, kaynağı belirlenmeli ve doğru yöntemlerle tedavi edilmelidir. Ağrı tedavisinde çok çeşitli ilaç dışı işlemsel tedavi seçenekleri vardır.

Ağrının doğru tanımlanması, tedavinin ilk basamağı olacaktır. Kronik ağrıları genel tedavi yaklaşımları ile tanımak için kısa bilgiler yararlı olacaktır."


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder