Cinsellik hem erkekler, hem de kadınlar için hayatın vazgeçilmez bir parçasıdır. Fakat bu, iki cinsin seksi aynı şekilde yaşadığı anlamına gelmiyor. Erkekler için cinsel hazzın temelinde biyolojik bir ihtiyacı karşılama ve rahatlama içgüdüsü ağır basarken kadınlar, bambaşka duygu ve düşüncelerle yatağa giriyorlar. Yani toplumsal önyargıların aksine erkekler sekse daha meraklı oldukları halde cinsel ilişkide daha basittirler, kadınlar ilişkiye renk katmak için büyük çaba harcıyor, hayatlarının her alanı gibi cinsel yaşamlarını da ara ara gözden geçirilip yenilenmesi gereken bir bütün olarak görüyorlar. Üstelik bu sıralardan bazıları, yüzyıllardır devam eden ve her toplumda kabul gören birtakım basmakalıp düşünceleri de yalanlıyor.
Kadınlar Ne İster?
Demiştik ya, erkeklerin sekse daha meraklı olmaları onların daha yaratıcı oldukları ve tutkulu bir cinsel yaşam yolunda daha fazla çaba gösterdikleri anlamına gelmiyor. Aksine, kendine ve partnerine ön sevişmeyi yaptırmayacak kadar aceleci olanlar bile var. Onlar için asıl olan, cinsel birleşme ve boşalma anı. Oysa kadınlar için cinsel birleşmenin öncesi ve sonrası da en az kendisi kadar büyük önem taşıyor.. Onlar daha hareketli, yeniliklere daha açık, farklı tatlar alabilecekleri, değişken bir cinsellik arayışı içindeler. Zaten uzun vadeli ilişkilerde ister istemez monotonlaşan cinsel yaşamı yeni bir heyecan dalgasıyla tazelemek için çaba gösterenler de çoğunlukla kadınlardır. Seksi bir iç çamaşırı, romantik bir akşam yemeği, küçük sürprizler, yeni fanteziler olarak gören kadınlardır. Genellikle bu tarz fikirlerin arkasında erkekleri bulmak pek mümkün değil. Onlar kendilerine sunulan zevklerin tadını çıkarmakla yetiniyor ama daha durağan, daha klasik ve daha tek renkli bir cinsel hayattan da şikayet etmiyorlar. Yani kadınlar için seks, erkekler için olduğundan çok daha farklı bir anlam taşıyor. Evli kadınlar da seksi seviyorlar; Evliliğin aşk ile birlikte cinsel zevki de öldürdüğü yolundaki bütün tezler tutarsızdır. Evli kadınların çoğu, seksi “bitmeyen bir balayı” tadında yaşamanın hayalini kuruyorlar.
Kocalarının onlara hep aynı tutkuyla sarılmasını, yıllar sonra bile ilk sevişmenin heyecanıyla sevişmeyi, kocalarıyla aralarındaki sevgililik ilişkisinin ve tutkunun sürmesini istiyorlar. Oysa çoğu erkek kendini sevgilisi ya da nişanlısı konumundaki kadını nikaha kadar elinde tutmak ve etkilemek zorunda hissetse bile, nikahtan sonra gevşiyor ve ilişkiyi cinsellik de dahil her yönden boşluyor. Evliliğin kaçınılmaz olarak sıradanlaşması kadınlar için oldukça can sıkıcı bir durumdur. Ancak tabii ki bu tek taraflı çaba yeterli değil ve ilişki her açıdan olduğu gibi cinsellik yönünden de sıradanlaşma tuzağına düşmesi kaçınılmaz oluyor. Yine de ne olursa olsun kadınlaların evlenince yatakta tembelleştikleri ya da evli kadınların seksi sevmedikleri düşüncesi son derece yanlış bir duygu bu sadece sıradanlaşan ilişkiye bir tepki olabilir.
Pek çok kadının hayatında en az bir adet tek gecelik ilişki, sadece fiziksel çekimden yola çıkılarak yaşanan bir cinsellik, salt bedensel hazları tatmin uğruna gerçekleşen bir sevişme vardır. Ancak bütün bunlar, kadınların cinselliğe duygularını da karıştırdıkları gerçeğini değiştirmiyor. Onlar için aşk, paylaşım, şefkat ve ilgi “mükemmel teknikten” önce geliyor. Kadınlar için cinsel tatminin yanında duygusal bir tatminlik isteği de mevcut. İster yeni başlayan bir ilişkide olsun, ister yıllardır süren bir beraberlikte, her kadın cinselliği yaşadığı erkek için özel olmak ve onda hayranlık uyandırmak istiyor.
Kadınların çok büyük bir kısmı, hatta savunma mekanizmalarını çalıştırıp aksini iddia edenler bile seksi sadece seks olarak görmeyi başaramıyor, özellikle ilk sevişmeden sonra ciddi bir beklenti içine giriyor, erkekler gibi rahat rahat kapıyı arkalarından çekip çıkamıyor, o en mahrem anların izlerini üzerlerinde taşıyorlar. Karşı tarafın bakış açışı farklı olduğu zaman da hayal kırıklığı ve üzüntü durumu oluyor. Onlar için nitelik nicelikten önce geliyor: İşte kadınlarla erkeklerin sekse bakış açıları arasındaki en büyük farklardan biri; Erkekler nasıl ki yemek konusunda pek seçici davranmıyorlarsa, yatakta da önlerine her konanı “yiyebiliyorlar.” Ama bugüne kadar kaç kadınla birlikte oldukları, cinsel tatmin ve erkekliğin ispatı açısından büyük önem taşıyor. Kadınlarsa tam aksine nitelikten çok niceliğe önem veriyorlar. Erkeklere has “Ne sevişsem kar…” düşüncesinin yerini kadınlar da “Bir kere olsun, tam olsun” fikri alıyor. Bu açıdan kadınlar seks konusunda daha duyarlı ve çerçeveli bakıyorlar.
Cinsellikten söz etmenin erkeklere has bir özellik olduğu düşüncesi de bir başka yanlış düşünce arasında. Çünkü arkadaşlarla bir araya gelince cinsel içerikli espriler yapmak, belden aşağı fıkralar anlatmak, dünyaca ünlü bir seks ilahesini çok beğendiğini ve onunla bir gece birlikte olmak için her şeyi yapabileceğini söylemek ne yazık ki seks hakkında konuşmak anlamına gelmiyor. Asıl önemli olan gerektiğinde sorunlardan bahsedebilmek, onları çözmeye çalışmak, istekleri ve şikayetleri dile getirmek, gerektiğinde bazı değişiklikler yapmaya cesaret edebilmektir. Bu konuda kadınlar daha duyarlı ve cinsel yaşamlarındaki aksaklıkları ve sorunları çözmede daha istekliler. Erkeklerse arkadaşlarıyla konuşurken aslan kesildikleri, cinsellik hakkında atıp tuttukları halde iş ikili ilişkiye geldiğinde, yani bu konuyu sevdikleri ve yataklarını paylaştıkları kadınla konuşmaları söz konusu olduğunda tuhaf bir biçimde suskunlaşıyor, içlerine kapanıyor ve bu tip konuşmaları gereksiz bulduklarını belli eden hareketler yapıyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder