Meme kanseri veya başka kanser türleri hakkında bitkisel tedavi başlığı altında yazılan yazılara karşı bilimsel bir yazı olması için sizlere aynı başlık altında bitkisel tedavinin, alternatif tedavinin vs. kanser hastalıklarında bir tedavi türü olmadığını fakat bitkisel ürünlerin kullanılmasının kanser durumunda veya tedavi sürecinde ne gibi faydalar sağlayacağını aktaracağız. İyi okumalar dileriz.
Meme Kanseri Nedir
Meme kanseri , memedeki hücrelerin kontrolden çıktığı bir hastalıktır. Farklı meme kanseri türleri vardır. Meme kanseri türü, memedeki hangi hücrelerin kansere dönüştüğüne bağlıdır.
Meme kanseri memenin farklı bölgelerinde başlayabilir. Bir meme üç ana bölümden oluşur: lobüller, kanallar ve bağ dokusu. Lobüller süt üreten bezlerdir. Kanallar, memeye süt taşıyan tüplerdir. Bağ dokusu (lifli ve yağlı dokudan oluşur) etrafını sarar ve her şeyi bir arada tutar. Çoğu meme kanseri kanallarda veya lobüllerde başlar. Meme kanseri, kan damarları ve lenf damarları yoluyla memenin dışına yayılabilir. Meme kanseri vücudun diğer bölgelerine yayıldığında metastaz yaptığı söylenir.
Meme Kanserine Karşı Alınacak Önlemler
Alternatif tıp günümüzde çok popüler hale gelmiştir. Aslında alternatif tıp geçmişten günümüze ulaşan teknoloji ile birleşmemiş tıptır. Sağlam kaynaklardan bilgi alınması dahilinde yararlıdır. Bu anlamda Çin ve Hint tıbbı binlerce yıl önce alternatif uygulamalar kullanıyordu. Her sorunun çözümünün doğada olduğu düşüncesi antik dönem tıbbından ve sonrasında da Hipokrat’ın söylemlerinden bize miras kalmıştır. Zaten onlar da tıp tarihi içindeki masalsı yerlerini günümüzde çoktan almışlardır.
Ancak günümüzün bilimsel yöntemlerinin onaylamadığı “ampirik,” yani “günübirlik” uygulamaları kabul etmemiz söz konusu olamaz. Yoğurt, çökelek, ısırgan otu veya benzeri gıdaların alınmasının hiçbir zararı yok, ancak “yararı var mı” sorusunun bilimsel bir cevabı olmadığından, sağlıklı beslenme adına bunların yenilmesine kimsenin itarızı yoktur. Bu sebeple kişisel kanser deneyimlerinin öne çıkarılarak, bilimsel formata uymayan araştırmalarla, sonuçları bilim dünyasında hiçbir şekilde ciddiye alınmayan başarı öykülerinin anlatılması en hafif deyimiyle, “umut tacirliğidir''. Bugün bilim dünyasında ağırlığı olan hiçbir tıbbi dergi veya kitapta “yoğurt yerseniz kanser olma olasılığınız şu kadar azalır,” “ısırgan otu yiyenler ölümsüzlük iksirini bulmuş demektir” şeklinde makalelere rastlayamazsınız. Bunlar magazinel varsayımlardır.
Örneğin ısırgan otu ile ilgili ilk yazılı bilgiler, M.Ö. 400′lü yıllarda yaşayan Hipokrat’a kadar uzanıyor. Sonrasında da M.S. 1. yüzyılda Dioskorides tarafından yazılan Tıbbi Maddeler (Materia Medica) adlı kitabında adı geçiyor. Böylesine iddialı bir bitki ile ilgili yapılan ilk Türkçe çalışma ise ancak 1940′larda yayınlanmış. Böylesine yaygın kullanılan bir bitkinin, neredeyse iki bin beş yüz seneden beri kullanılması fakat Türkçe çalışmama olmaması da bizim eksikliğimiz. Temel olarak, doğadan yararlanarak üretilen ilaç ve tedavi edici yöntemlere kimsenin itirazı olamaz, ancak bunlar bilimsel temeller üzerine oturtulmadıkça yarar değil, zarar verir. Bunun en dramatik örneğini 80′lerde ortaya çıkan zakkum furyasında, insanların zakkumu kaynatıp suyunu içerek hayatlarını kaybetmelerinde yaşadık. Bundan kaynaklı bitkisel kürleri kullanmak istiyorsanız öncelikle doktorunuza danışmanız gerekir.
Meme kanseri riski taşıyorsanız bunu mutlaka doktorla beraber çözmelisiniz.Bu da yine karışık bir konu ve her ülkenin kendi düzenlemeleri farklı. Örneğin aile hekimliği ve semt poliklinikleri sisteminin gerçekten oturmuş bir şekilde uygulandığı ülkelerde olağan kontrolleri, bu merkezlerdeki aile doktorları veya pratisyen hekimler yapıyor.
Amerika’daki eğilim, onkologların takip etmesinden yana, ancak bizim ülkemizde bu konuda hâlâ ciddi bir karmaşa var. Genel olarak hasta onkologun takibine giriyor, ancak bir yandan da hastayı ameliyat eden cerrahın da takibe dahil olması gerekli. Bu sebeple hasta bazen kime gideceğini şaşırıyor.Ama Türkiye’de var olan nadir merkezlerde, bu konuda ortak bir fikir birliğine ve takipte eş zamanlılığa dikkat ediliyor. Böylece hastaya gereksiz birtakım tetkiklerin yapılması önlenmiş oluyor. Bu durum kime gideceği konusunda kafası karışan hastanın bir süre sonra takibi bırakmasını da engelliyor. Bu tür merkezlerde hasta onkologla, ameliyatı yapan cerrahın ortak takibinde oluyor. Gereken tetkikleri sadece birisi istiyor ve hasta bu tetkiklerle ikisini de görüyor. Çok ideal olmasa da en azından hastanın kendini takip etmesi açısından önemlidir.
Meme Kanserine Karşı Korumada Bitkisel Öneriler !! Tedavi Değildir
Brokoli kansere karşı etkili bir koruma sağlamaktadır. A, C, E ve karotin bakımından oldukça zengin bir yapıya sahiptir. Brokolinin antioksidan bakımından zengin olması da hücreleri serbest radikallere karşı koruma sağlar. Özellikle bayanlarda fazla gözüken meme kanserini önlemek adına “sülforafan“ zengini olan brokoli filizi tam bir panzehir görevi görüyor. Yapılan araştırmalar kanseri önlemede yardımcı olduğunu göstermektedir.
Brokoli içerisinde sülforafan maddesi hem kanseri hücrelerinin büyümesini engellemekle birlikte onları öldürebiliyor. Sülforafan maddesi, özellikle meme kanseri olan hastalardan kullanıldığında etkili sonuçlar alındığı görülmüştür. Meme kanseri ile mücadelede büyük bir rol oynayan brokolinin bu sebeple bilim dünyasına yararı çok büyüktür.
Kanser hastalıkları ile ilgili olarak aşağıdaki yazımıza da bakabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder